Bursa’da zaman…

manzara1

 

Ufak tefek taşları ile şarkılara konu olan tarihin başkenti Bursa, her geçen gün kendisini yenilerken bir yandan da hayata tutunmak isteyenlere umut olmaya devam ediyor. Tarihi saat kulesinden tutunda, Orhangazi ve Osmangazi Türbelerine kadar birçok manevi ve tarihi şahsiyeti konuk alan Bursa’da, zaman artık eskisi gibi yavaş akmıyor.

Sokaklarında ve caddelerinde çeşmeleri ile ünlü yeşil kent her geçen gün betonlaşırken, aynı zamanda hayata yenik düşenlerin uğrak yerlerinden olmaya başlayan efsanevi caddeleri ile de zamana meydan okuyor.

Eskisi gibi olmasa da bereketli topraklarında yine fidanlar yükseliyor ve bereket, köylüsünden çiftçisine, sanayicisinden işçisine her kesimi doyurmaya yetecek nispette geliyor önümüze. Tarihe başkentlik yapmış minik bir fidandan dev bir çınarın köklerine uzanmış kent olan Bursa, bir yanında Avrupa diğer yanında ise; Asya olduğu halde halen daha efeliğini, dağlılığını, yörüklüğünü kaybetmeden zaman ile savaşıyor.

Balıkesir, Çanakkale, Bilecik, Kütahya, Uşak ve hatta Kocaeli’nden bile halen birçok insanın hac malzemelerinden tutunda düğün, nişan alışverişlerine kadar birçok konuda uğrak ticaret merkezlerinden olan Kapalı Çarşısı, Bedestenleri gezilmeye değer zamandan armağan kalmış ticaret kollarından…

Anadolu’nun ünlü şairlerinden Ahmet Hamdi Tanpınar’ın mısralarda dile getirdiği, eski cami avlusu, şadırvanında şakırdayan suyu ve Orhan zamanından kalma duvar yaşında çınarı ile yeşilini göğün mavisine sunsa bile Bursa, artık eskisi gibi cezp etmiyor insanları…

Bursa’nın böylesine soluk, solgun ve yalnız kalmışlığında gizli olan sorun veya dert belki de yaşayan ve yaşatan bir kent olmaktan her geçen gün kopmasıdır diyebiliriz.

Bursa yaşamın gerisinde kalıyor…

Büyük kent olmanın verdiği gaz ile sürekli yatırımların kenti olma gururu ile ortada gelinlik kız edasıyla dolaşan Bursa’da, yapılan eksik yatırımlar nedeniyle Bursa’nın önce yolları tıkandı sonrasında ise; yılları…

Her ne kadar gururla bahsettiğimiz yerin üzerinden giden bir Bursaray’a sahip olsak, İstanbul’u 18 dakikalara indiren deniz uçaklarına hayran kalsak bile, Bursa’da halen daha geçinmenin adı sigortasız asgari ücret!

Türkiye’nin en güçlü dış yatırım gücünü almaya muktedir yerel yatırımcıları ile 800 yabancı ortaklı markaları olan bir kent olsa da Bursa, yine de gece 00:24’den sonra ulaşılmaz bir kent olmaktan çıkamıyor.

Gecesini gündüzüne katan hatta uyumayan siyasileri, yerel yöneticileri, esnafı, işçisi, memuru, iş adamları olan kent olan Bursa, maalesef saatler gece yarısını az gece buçuğu gösterdiğinde uyuyor ve trafik, kısacası ulaşım duruyor!

Her ne kadar istikrar çığlıkları arasında iktidar partilerin kalesi olsa bile, Bursa bir türlü iktidarlığını gösteremiyor. Ve dağından ovasına mahcup bir eda ile kaderinin değişeceği günü bekliyor…

Yöresel kimlik, kentlilik bilincine yeniliyor…

Anadolu’nun her kentinden, ilçesinden hatta köyünden göç alan mega kent Bursa’da, yöresel kimlikler kendisini tam olarak gösteremezken, hemşeri dernekleri bu konuda neredeyse sınıfta kaldı diyebiliriz.

Bursa’nın meşhur dağ yöresi kültürü de olmasa, unutulmaya yüz tutan düğünlerini, eğlencelerini, ağıtlarını Osmangazi Belediyesi’nin yılda bir, 10 günlük bir festival havasında düzenlediği Osmangazi Fetih Şenlikleri ile hatırlıyoruz. Tarih ve kültür kenti Bursa’da, protokolün bile aynı yüzlerden oluştuğunu düşünürsek, ne kadar geride kaldığımızı bir kere daha görmüş oluruz.

Bursa bunca ver yansına rağmen tarihinde ilk defa doğu kökenli bir belediye başkanı çıkartarak Anadolu’nun bağrına hatta Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya hepimiz kardeşiz mesajını yüksek sesle haykırarak, önce birlik ve beraberlik mesajını vermeyi başardı. Yıldırım Belediye Başkanı İnşaat Mühendisi İsmail Hakkı Edebali ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu kültürüne yeniden merhaba diyen Bursa’da maalesef eskisi gibi, kültürel etkinliklere yer verilmiyor.

Hemşeri Derneklerinin kendi iç kavgalarında boğuşmaktan fırsat bulamadıkları yöre halkıyla buluşmalarına, artık yöre halkı da direnç göstererek hemşeri derneklerinden uzaklaşmaya başlayarak cevap veriyor. Balkan göçmenlerinin ve dağ yöresinin olmadığı bir kentte ne İnegöl ne Karacabey dernekleri istenilen yerel kültürü Bursa’ya kazandıramıyor. Gemlik, Orhangazi ve İznik’in kentten ayrı birer uç bey kaldığı Bursa’da, Yenişehir ahalisi neredeyse Bilecik’e tayin isteyecek duruma geldi.

Velhasıl Bursa zaman ilerledikçe Evliya Çelebi misali gezginleşen ve yalnızlaşan bir hal alıyor. On yıllardır kokusunu düzeltemediğimiz Nilüfer Deresi, bir türlü sahillerini kentlinin hizmetine açamadığımız kıyı ilçeleri, dağdan indirip boşalttığımız köyleri ile Bursa, sanayi ve ticareti de olmasa tükenmiş bir kent!

Marka kent, marka değerine düşmesin…

Bursa’nın yüksek katlı ofislerinde veya sıra esnaf sokaklarında ticaret yapanlar çayı nakit değil marka ile alırlar. 100 marka ile başlayan çay keyfi vakit yaz olduğunda, 300 markaya kadar uzanan bir keyif şölenine döner. Her ne kadar marka ile alsak bile çayı marka almaktan korkarız ürettiğimiz ürünlere. Merdiven altı zihniyetinden kurtaramadığımız girişimcilik ruhumuzu yenik bırakırız marka ile içtiğimiz çayın yanında…

İşte böyle bir kent Bursa… Zamanın yetmediği zamane çocuklarının ise, sadece dinlediği, ihtiyarların ise; tarihin altında gölgelendiği her geçen gün betonlaşan ve ulaşımı adamı katil etme noktasına getiren bir kent oldu… Ama yine de umut veriyor Bursa!

Bursa umut veriyor yeşeren her ağaç dalı ile, Bursa umut veriyor büyüyen her çocuğu, işletmesi ve projesiyle… Bursa umut veriyor ama zaman tepesinde… Unutma sende; Bursa’da zaman farklılık getirir bünyeye.

 

Makale 4.038 Okuma
Etiketler: