Kılıç Kalkan ile yoğrulan bir hayat

k

Dünyada festivallere standart getirilmesine önemli katkısı olan Faruk Alkaya, şimdi de dünyanın en büyük halk dansları festivalini Katar’da yapmaya hazırlanıyor.

Bursa Kılıç Kalkan Halk Dansları’nı dünyaya tanıtan kişi olarak anılan Faruk Alkaya, “Kılıç Kalkan, dünyada müziksiz oynanan tek oyundur. Ne giysilerle, ne de müzikle deforme edilmesini kabul edemeyiz” dedi.

 

Bursa’da Kılıç Kalkan denilince ilk akla gelen isimlerden biri de Faruk Alkaya’dır… 40 yıllık Kılıç Kalkancı olan Faruk Alkaya’nın yaşamında Kılıç Kalkan adeta bir dönüm noktası olmuş. Halen Dünya Folklor Birliği Senatosu’nda olan Alkaya, küresel projelere imza atmakta. Alkaya ile hem Kılıç Kalkan Halk Dansı’nın ne olduğu üzerinde, hem de çalışmaları, bugüne kadar hayata geçirdikleri ve hedefleri üzerinde konuştu.

 

kilickalkan faruk a(21)Faruk Alkaya, adınız Bursa Kılıç Kalkan Halk dansı ile özdeşleşti. Nasıl başladı bu Kılıç Kalkan sevdası sizde?

Bursa’da doğan, Bursa’da öğrenim gören, hala Bursa’da yaşayan biriyim. Türkiye’de emekliyim. Tayland’ta turizm yapıyorum. Bir Taylandlı ile ortak olduğum bir şirketim var. 1974 Kıbrıs Savaşı döneminde ilk kez kalkanı elime aldım… O zaman ülke siyah beyazdı… Gençliğimde Avrupa’ya gitme merakım vardı. Akrabalarımdan birkaç kişi kılıç kalkan oynuyorlardı. Bu sayede geziyorlardı. O yıllarda Kılıç Kalkan’ı Hem Avrupa’ya gitmenin bir yolu hem de erkekliğin bir özelliği olarak görürdük… Yağ tenekelerinin üstünü keser kalkan, tahtadan da kılıçlar da yapardık. Büyüklerimizi izleyerek öğrenirdik.

Kılıç Kalkan’a ilk başlayışım 1974’tür. 1977’de ilk kez bir gruba katıldım. Yani Kılıç Kalkan’daki geçmişim kırk yıllıktır. Ondan sonra kısa bir ara verdim. Üniversite eğitimi için, orada kalabilmek için Avrupa’ya gittim. Askerlik döneminden sonra da kesintisiz bırakmadan bugünlere geldik. Tabii eski ağabeylerimiz bu kültürü farklı şekilde yapıyorlardı. Kafa yapıları farklıydı. Yabancı dil yoktu. Dışa açılmada yan destekle gidiyorlardı. Ben bu işi çekirdeğinden öğrendim. Buradan nasıl gidilir, kilometreleri hesaplardım, masrafları çıkartırdım. Bu şekilde bu durumlara geldik. Yazışma tekniklerini, festival organizasyonlarını orada öğrendim.

DÜNYA FOLKLOR BİRLİĞİ

Bildiğim kadarıyla bu alandaki uluslar arası bir kuruluşta da faaliyet gösteriyorsunuz…

1986 senesinde Dünya Folklor Birliği’ne (IOV) üye oldum… Açılımı International Folkart, yani Uluslar arası Halk Sanatları Organizasyonu. 204 ülkede temsilcili olan bir kuruluş. 24 ana başlıkta örgütlenmiştir. Tarihi eserlerden kimsesiz çocuklara, bilinen halk sanatlarından folklorik değerlere kostümlere dek pek çok konu başlığını içerir. Bu kuruluşta üye olarak kalmadım. Fikirler ürettim, onları takip ettim. Projelerimi ilettim. Başlarını ağrıttım. Onlara yazdığım iletilerden çok etkilendiler.. Beni IOV’nn Senatosu’na alarak senatör unvanı verdiler. Bu senatoda senatörler uzman oldukları dallarda çalışırlar. Ben de 19 numaralı komisyon senatosunda yer aldım. Ve hala Türkiye Senatörü olarak devam ediyorum. Zaten bizim 5 bin üyemiz var. Ama her ülkenin delegasyonundan bir senatör bir de ülkede başkanı vardır.

FESTİVALLERE STANDART

Dünya Folklor Birliği’nin size katkıları neler? Ya da şöyle diyelim, siz orada neler yapıyorsunuz?

Yürüttüğüm lobi ve ürettiğim projelerle dünya festivallerine standart getirilmesine önemli katkılarım oldu. Festival yapılırdı, 30 kişi bir odada yatırılırdı. Biz insan gibi yatırılacak yerler arıyoruz. Her odada 4 kişiden fazla kalamaz. Sahne, ses ve ışık düzeni, yemek kalitesi, belli kalorinin olması gibi… Çok etkili oldu. Senatoya giriyorsunuz ama, siz de bir şeyler yapacaksınız ki orada kalasınız… Senatörler için de önerilerim oldu. Mesela senatörlük kağıt üzerinde kalmayacak. Her senatör standartları ülkesinde uygulayacak, festival düzenleyecek. Ben bundan sonra İznik Festivali’ni başlattım. Kendi öngörümü uygulama şansını orada buldum. Adam gibi yatak, adam gibi sahne, beslenme gibi. 4 yıl yaptım. Çeşitli ülkelerden gelenlerin memnuniyetlerini ölçtük. Yüzde 100 memnuniyetle ayrıldılar. O şehrin tanınmasını, o halkın da dünyayı tanımasını hedeflemiştik. Her yıl on ülke davet ettik. Amaç, daha çok ülkeye ulaşmaktı. BM tarafından tanınan 197 ülke var. 20 yılda İznik’i dünyaya tanıtacaktık. Beşinci yıl da anı çalışması yaptık. 50 farklı ülkeyi getirdik. Yönetim değişikliğinden sonra proje yattı. Bakın İznik’e gelen 2010’da gelen turist sayısı yıllık 50 bin kişiydi. Bunu otel rezervasyonlarından ve müze girişinden anlıyoruz. Aynı tespitle 2013 yılında bir yıllık ziyaretçi sayısının 1 milyon 650 bin kişiye ulaştığını gördük. Festivalin katkısı ne kadar önemli.

İZNİK FESTİVALİ

İznik Festivali çok başarılıydı.. Medyada da çok iyi yer almıştı…

2010 yılındaki Belediye Başkanı cesaret gösterdi. Belediyenin bütçesi de yoktu. Ama projeyi insanlara anlatırsanız destek geliyor. İyi bir çalışmaydı. Her gelen grup gazeteci getirmek, öncesinde ve sonrasında haber yaptırmakla yükümlüydü. Atölye çalışmaları, Türk hamamı,İznik turu, Bursa turu gibi çeşitli aktivitelerle doldurduk dışarıdan gelenlerin zamanını. Alışveriş için de zaman ayırdık. Açılış, kapanış da dahil her gün farklı yerlerde oynadılar. İznik’te sabit bırakmadık. Festival içinde festival yaptık. Sölözde… Basından arkadaşlar da sağ olsunlar, bizi kırmadılar, destek oldular. Çok sayıda görüntülü ve basılı haberimiz yayımlandı.

Bakın Pattaya’da 1 milyon, altyapı ve turizm altyapısı var. Bursa’da ise 25 bin yatak var! Yılda 50 bin kişinin seyahat ettiği 8 bin yıllık İznik’in enleri say say bitmez. Bitinya, Bizans, Roma, Selçuklu, Osmanlı, organik tarım, çinicilik.. Her şeyin var olduğu bir yeri yılda 50 bin kişi tanırken, Pataya’da 20 filin şov yaptığı yere günde 80 bin kişi gidiyor..

Bakın İstanbul’da tanıdığımdan çok Roma’da dostum vardır. Roma’ya geleyim diyeyim, otuz kişi toplanır. Hep bu kılıç kalkan sayesinde. Altyapı bu folklordur. Türk folklorunu, kültürünü dünyaya tanıtacağım, onları da buraya getireceğim.

DÜNYA KUPASI FESTİVALİ

Projeleriniz, yeni hedefleriniz neler?

En önemli projelerimden biri de Dünya Kupası projesidir. Türkiye’de yapmak istediğim projelerdi. Olmayınca başka ülkelere öneriyorum, onlar yapıyor ve beni çağırıyorlar. Bu projeleri burada yapacak fırsat bulamıyorum. Bu proje dünyanın en güzel festivali oluyor. Şu anda Bosna’da böyle bir festival yaptım. İkincisini de yapıyordum ki, sel felaketi oldu, iptal edildi. İki yıldır Bulgaristan’da Festival organize ediyorum. Buradan yönetiyorum. Konuklar, sahne, tüm organizasyonu ben yapıyorum. Önerilerde bulunuyorum. Gerektiğinde gidiyorum. Önümüzdeki dönem Yunanistan Selanik’ten bir festival teklifi aldım. Bulgaristan’daki festival ile birbirine bağlayacağım. Bulgaristan Festivali 4 günlük, bütçeleri o kadar. Bu kadar kısa bir süre için uzak ülkelerden mesela Japonya’dan, Amerika’dan ya da Meksika’dan ekip gelmez. Sırf uzaktaki kaliteli, farklı kültürü getirmek için birbirine bağlıyoruz. Hem Selanik hem de Bulgaristan Tayvan, Çin, Meksika ekiplerini görebilecekler… İki hafta olduğunda uzak ülkelerden geliyorlar.

Dünya Kupası Halk Dansları Festivali devasa bir organizasyon, nasıl başardınız…

Evet… Benim en önemli projem Kore sahip çıktı. Asya Başkan Yardımcısıydım. Yakında başkanlık verilecek. Başkanım Güney Koreliydi. 2002 Dünya Şampiyonası vardı. Türkiye’de gidiyordu. 32 ülke katılacaktı. “Birer folklor grubu davet edelim. Senin ülken, senin şehrin” dedim… Dünya şampiyonasının gölgesinde kalacak, denildi. Niye gölgesinde kalacaktı ki. Mesela Türkiye Brezilya maçı var, biri Samba yapacak, diğeri de Kılıç Kalkan oynayacak. Kabul gördü. FİFA’da maçların daha şiddetsiz daha barışçıl geçmesine katkısı olacağından hareketle ikna edildi. İzin verdi. Uyguladık… Futbol maçından önce dünyada 2 milyar kişinin izlediği bir organizasyona imza attık. Biz stadyumun dört köşesine sahne koymayı planlamıştık. Koreliler sahanın ortasına koydu. Dünya tarihinde en az olaylı Dünya Kupası olarak tarihe geçti. İVO’dan da plaket aldım bu organizasyon için.

 

BAĞLANTILAR IVO’DAN

Bağlantıları nasıl kuruyorsunuz?

Bunun bağlantılarını da IVO ile kuruyoruz. Muhataplarıma yazıları gönderiyorum. Dünya folkloruna ve kültürüne böylece bir ilgi sağlıyoruz. IOV Avusturya’da 1978’de kuruldu. O zamandan beri faaliyet gösteriyor. Ana yönetim kurulu için de teklif var, Ben sadece festivalleri bağlayın, diyorum. Şu anda Genel Merkez Amerika’da, her ülkeden yardımcımı kendim seçiyoruz. IOV Başkanı Filipinli Carmen, Üniversite Rektörü. Toplantıları nette telekonferans sistemiyle yapıyoruz. Her ay yönetim kurulu bir araya gelir. Senede bir kez de toplanma zorunluluğu var.

Bunca işin arasında Kılıç Kalkan’ın yeri nedir?

Kılıç kalkan olmazsa olmazım.. . Kılıç Kalkan dünyanın tek müziksiz halk dansıdır. Müziğini kılıç ve kalandan alır. Aslında seste dört dörtlük, iki ikilik makamları da vardır. Sonuçta o da bir müzik. Ama kastım enstrümandır. Enstrümanı olmayan tek danstır. Ve sadece erkeklerin oynadığı bir danstır. Kılıç Kalkan’ı dünyada tanımayan ülke kalmayana kadar devam diyorum.

KILIÇ KALKAN HALK DANSIDIR

Kılıç Kalkan Halk dansı mı? Özü nedir?

Kılıç kalkan halk oyunu olduğu için halk dansıdır. Eskiden tartışılırdı… Hatta bir dönem için yasaklamaya bile gittiler. Hıncal Uluç’un bir yazısıyla nokta konuldu. Kılıç Kalkan dansı Bursa’nındır. Tam adı Bursa Kılıç Kalkan dansıdır. Nasıl Ata Barı Erzurum’unsa, Horon Karadeniz’inse, Silifeke’nin kendine özgü dansı varsa, Kılıç Kalkan da, Bursa Kılıç Kalkan Halk dansıdır. Askerliği, mertliği, yiğitliği anlatır. Topun tüfeğin olmadığı zamanda askeri bu şekilde anlatan bir danstır. Kılıç Kalkan dansını oynadığınız zaman seyircinin yüzüne bir bakacaksınız. Heyecan, hayranlık, adrenalin olacak. Bunu seyirciye vereceksiniz. Hep ürkütürseniz olmaz. Bizim oyunumuzda komedi de var. Gösterilerimiz askeri disiplin içerisinde gerçekleşir. Kıyafetleri ise Levent kıyafetidir, Batı Anadolu kıyafeti… Çoraplar yündür, potur, cepken, hepsi eski insanların kıyafetidir. Dünyada en çok davet alan ekibiz Kılıç Kalkan olarak. Dansın İngilizce tarihçesini gönderiyorum… Bilinen en eski danslardan diyorum; dünyadaki tek müziksiz ekip biziz. Bunu anlatıyoruz dünyaya.

 

Ekibinizde diğer halk danslarında pek görülmedik şekilde orta ve üstü yaşta da kişiler var galiba?

Masters Kılıç Kalkan Folklor Derneği’nin anlamı ustaların derneği…   40 yaşını doldurmuş, 25 yıldır Kılıç Kalkan oynayan insanlardan kurulmuş bir dernek… Evet, Masters, yani ustalar diyoruz. 65, 70 yaş arası var… Hala oynuyorlar. Ve gösterilerde de yaşlarından dolayı büyük ilgi çekiyorlar. Hareketleri gençlere göre daha ağır yaptıklarından daha da anlaşılır oluyorlar.

DÜNYANIN EN BÜYÜK FESTİVALİ

Türkiye’de yapamayıp diğer ülkelerin sahiplendiği başka projeleriniz var mı?

Bizim ülkemizde kültür ve sanata fazla değer yok.. Kırk yılı doldurmuşum. Proje üretiyoruz. 2015’te Katar aldı projemi, hayata geçiriyor. 70 ülkenin katılacağı, 7 yıldızlı otellerde kalınacak bir festival yapılıyor. Dünyan en iyi, en yüksek katılımlı festivali olarak tarihe geçecek. Tayvan dönüşü birkaç kez Katar’ a gideceğim. Projenin detaylarını anlatacağım. Uygulamalar için hazırlık başlayacak. Ülke seçimleri bende. IVO en iyi gözsün, diyor bana. Türkiye o kadar zengin ki, hangi grubu götürelim. Ama en iyi yakışan da Kılıç Kalkan zaten. Ayrıca Katar bayrağında kılıç olan bir ülkedir. Kaliteli ekipleri dünyaya götürüyorum. Dünyada, hangi festivale kim yakışır, onu götürüyorum. Şimdi, Nilüfer’in Halk Dansları Ekibi dünya şampiyonu oldu, onları Tayvan’a götürüyorum. Bunlardan para alan kişiler değiliz. Bu işleri yaparken cebimizden para harcıyoruz. Biz fahri kültür ve turizm elçileriyiz.. katar’daki organizasyon bir numara olacak. Proje bana ait. Bunun onuru yeter. Adam 16 festival yapıyor, 17’ncisi İçin beni çağırıyor… Dünya Kılıçlı Oyunlar Festivali projem var. Kılıçla, kalkanla yapılan oyunların festivalini yapmak istiyorum.

KUTUPLARA DA GİDECEKLER

Gitmediğiniz ülke kaldı mı? Mesela Kutuplara gittiniz mi?

Muhtemelen dünyada ve Türkiye’de ülkesini en çok temsil eden insanımdır. 200’ün üzerinde ülkeye gittik. Grönland’ta iki ya da üç yıl sonra Buz Festivali yapılacak. Kılıç Kalkan ile başlayan Avrupa maceram dünyayı sardı. Zaman geldi, ağabeylik yaptık, yöneticilik yaptık. Hala da sürdürüyoruz. Çok gezip, çok görüp en güzel görüntüleri alıp dağarcığıma koymuşumdur… Amacım dünyan en büyük festivalini yapmak. Projem hazır. Ne yazık ki, ülkemde yapamadım. Katar sahip çıktı projeye. Bütçeleri de var, dünyanın en büyük festivalini yaparım.

.

Bursa’da kaç Kılıç Kalkan Derneği var?

Aslında birlikte hareket ettiğimiz 4 dernek var. Dört derneğimizin adına Müzemiz var. Dört dernek adına yapıldı. Büyükşehir Belediye Başkanımız Recep Altepe de eski Kılıç Kalkancıdır. Bizim oyunumuzun özünde barış var. Bir askeri talim anlatılır.. Oyunun içeriğinde acemi asker, askerliğe giriş, silah tutmayı örenme, usta olma, öğrendiklerini uygulama var. İçlerinde en usta kişi hünerlerini gösterir. Biri iyi, diğeri kötü kişi rolünde. Ardından işe şov karışır. Birinin kılıcı düşer, diğeri bilekle, ayakkabıyla savaşır. Bizden başka yapan yok. Biz bu işin en ustasıyız. Dört derneğin dışında hiçbir derneği kabul etmiyoruz. Şalvar gibi farklı kostüm giymeye, müzikle oynamaya kalkanı kabul etmiyoruz. Folklor halkın bildikleridir aslında…

 

 

Yörede çok eskiden beri oynanıyordu

kilickalkan kenan b (2)Masters Kılıç Kalkan Derneği Yönetim Kurulu üyelerinden Kimya Mühendisi Kenan Yetişen hiç araştırması yapılmamış bir alana el atarak “Bursa Kılıç Kalkan Halk Oyunu ve Tarihçesi adlı kitabı yazarak bir ilk’e imza attı. Yetişen Kılıç Kalkan’ın tarihi ile ilgili sorularımıza şu yanıtları vrdi.

Kılıç Kalkan oyunu ne zamandır oynanıyor?

Halk dansları sosyal bir konu olduğundan başlangıç tarihi net değil. Ancak Anadolu’nun bu bölgesinde 2400 yıldan fazla süredir oynandığı düşünülmekte. Kıyafetlerin ve aksesuarların yöreler, toplumların geleneklerine göre değişim gösterdiği görülüyor. Şöyle ki. Kılıçların dışa kıvrık, dış yüzlerinin keskin ve uçlarının sivri olması, kalkanların yuvarlak ve dışa bombeli olması Asya kültürünün izlerini taşıdığını göstermekte. Kısa poturlar, cepkenler, ayakkabılar, çoraplar ve yağlık gibi aksesuarlar Azerbaycan ile Balkanlar arasında yöresel kıyafet kültürünün paylaşımıdır. Anadolu, iki kıta arasında göçerler için köprü olmuştur. Göçerler, yerleşik düzene geçtiklerinde o yörelerdeki evlenmeler sonucu eğlence kültürünü de taşırlar… Osmanlı devlet düzenine geçmesinden sonra halkın kültürüne sahip çıktığı, devlet gücün8ü yerel halka ve komşulara hissettirmek amacıyla görkemli törenler düzenlediği biliniyor…

Peki, Kılıç Kalkan’ın tarihteki izine rastlandı mı? Kayıtlarda herhangi bir şey var mı?

İlk belge Yunan Kralı’nın kardeşini cezalandırmak için Anadolu’ya gönderdiği paralı askerlerden oluşturduğu ordunun raportörü Wenophon’un On binlerin Dönüşü adlı notlarında bölgemize yakın bir yerde yapılan eğlencede Bitinyalıların kılıç ve kalkanlar ile pandomim yaptıkları, seyircilerin de bunu alkışladıklarından söz edilmekte. Diğer belge de MÖ 3. Yüzyılda Apolinius Rhadius tarafından kaleme alınan Argonatica adlı eserde, Argonatların efsaneleşen Altın Postu aramak için Bitinya’ya geldiklerinde kılıç ve kalkan ile oynanan bir oyundan söz der.

Başka Türk kökenli ülkelerde kılıç kalkanla oynanan halk dansı var mı?

Yok. Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı tarafından Türk Turan Kurultayı yapıldı Macaristan’ın Bugaç kentinde. Birkaç yıldan beri düzenleniyor. Biz buraya kılıç ve kalkanlarımızla oynamaya geldik. Kıyafetlerimize bakıp sordular; “Bunlar ne kıyafeti diye. Anadolu kıyafeti dedik”. Onlar Osmanlı olarak düşünmüşler. Biz de dedik ki, “Bursa Osmanlı ile Türk olmadı ki. Osmanlı geldiğinde eskiden yerleşmiş olan Türkleri Kılıç Kalkan oyununu buldu. Sahip çıktı. Parlattı.” Milattan 400 yıl önce de, 300 yıl öncede kılıç kalkan oyunu vardı. “27 ülke arasında kılıç kalkanıyla olan tek topluluk bizdik. Hepside ok, yay, kalkan vardı, ama kılıç yoktu. Bizim tezimiz şu. Üretiminin yapılmadığı hiçbir şeyin oyunu olmaz. Eğer üretim varsa oyunu da olur. Savaş uçaklarının yapıldığı ülkelerde bilgisayarda savaş oyunları yapılıyor. Bu insanın doğasında olan bir şey.

Neden Bursa’ya bu yöreye özgü bir dans olarak gelişmiş kılıç kalkan?

Bugüne kadar tüm araştırmalar gösterdi ki, Bursa Kılıç Kakan Halk dansının olmasının üçayağı vardır.

Birincisi, Uludağ ve yakınındaki Balıkesir yöresinde demir maden yatakları vardır. Kırmızı toprak demirin olduğunu işaret eder. Çekirgede çelikli banyoların olması tesadüf değildir. İkincisi demir madenini eritebilen en uygun sıcaklığı verebilen sı kaynağı kestane ağacının kömürüdür… Üçüncüsü ise kaliteli çelik için içine saf kalsiyum yani mermer atılır. Bu da Bursa’da mevcuttur.. Bütün bunların var oluşundan dolayıdır ki Bursa’da önce demircilik, sonra bıçakçılık, ardından da teknoloji ürünü olan kılıç imalatı gelişmiştir.

Bursa Kütüğü’nde de anlatıldığı gibi Osmanlı savaşa giderken mutlaka Bursa’dan kılıçlar alır gidersi. Masraflarını ahi meslek erbapları karşılardı. Dolayısıyla da yörede bu oyunun oluşabilmesi mantığa son derece yatkındır.
Tıpkı… Kozacılığın en gelişmiş merkezlerinden biri olan Bursa’da koza kabuğundan yapılan tabloların, çocuk oyuncaklarının olması gibi. Ya da tütüncülüğün gelişkin loduğu zamanlarda, tütün yapraklarından panolar, çerçeveler konulması gibi kozacılığın, ipekçiliğin olmadığı yerde kozadan çerçeve yapamazsınız, keza tütünden de. Polonya’ya gittik, iki kılıcımız kırıldı, hiç telaşlanmadık. Bursa’da tek kişi de olsa yaşayan bir kılıç ustası vardı. Osmanlının geldiği yerde Horosanda kılıç imalatı yok. Dolayısıyla da bu sektörü tanıyan da yok.

Neden bu alanda kitap yazma ihtiyacı duydunuz?

Demirtaş İlkokulunda başladım Kılıç Kalkan’a 1960 yılında bitirdiğimde Kılıç Kalkan hayatım da bitti. Çocukluk günlerimden kalan Kılıç Kalkan kıyafetimi annemin sandığında bulduk. Daha sonra müzeye bağışladık. Eğitim, meslek girdi araya. Meslek hayatımın son kısmında Marsters Kılıç Kalkan Derneği’ne üye oldum. 2006 yılında… Halen Yönetim Kurulu üyesiyim. Araştırmalar yaptım. Kılıç kalkan ile ilgili yazılı kaynak çok azdı. Bursa’ya özgü bu kültürün korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması adına araştırmamı kendi imkanlarımla yayımladım. Somut verilere dayalı ilk kitaptır. Sağ olan en eski Kılıç Kalkancıların torunlarına kadar indik. Kılıç Kalkan tarihinde adı yokken bulduğum Kılıç Kalkan oynayanlar var. Mesela Derviş Mehmet dedemin arkadaşıydı. Tarihçeden oyunlardaki figürlere, giysilere, kılıç ustalarına, kalkanlara ve Kılıç Kalkan dansçılarına dek pek çok ayrıntıya kitapta yer verdim.

 

Söyleşi 6.964 Okuma