Camii, Türbe, medrese, imaret ve hamamdan meydana gelen Yeşil Camii Bursa’ya gelen yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği marka değerlerimiz arasında yer alıyor.
Geçmişin ihtişamı: Yeşil Camii
Erken dönem Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden biri olan Yeşil Camii’nin inşasına 1415 yılında Çelebi Sultan Mehmet’in emriyle başlanır, ancak oğlu İkinci Murat döneminde tamamlanır.
Aynı zamanda hükümet konağı olarak iki katlı, iki kubbeli inşa edilen Yeşil Camii’nin mimarı dönemin tanınmış kişileri arasında yer alan, yapı topluluğunun mimarı Hacı İvaz Paşa olduğu bilinir.
Kronolojik sıralamaya göre ters T planlı yapılar arasında Orhangazi Camii ve Yıldırım Camii’nden sonra gelen Yeşil Camii’nin kuzey cephesinde yer alan büyük ve olağanüstü oyma süslemeleri bulunan ana kapısının üzerindeki kitabelik kısmına sülüs yazı ile caminin yapımıyla ilgili bilgiler yazıldığı görülür.
Türk ahşap oymacılığının en güzel örneklerinden olan giriş kapısından ibadet alanına Bizans başlıklı iki sütunun arasından girilir.
Aynı eksen üzerinde kubbeli iki ayrı mekân ve bunlardan giriş kapısı yanında bulunan iki yanına bitişik kubbeli küçük mekânlardan oluşmuş bir plan düzenine sahip olan Yeşil Camii’nin ibadet mekânı caminin ters T planı ile inşa edildiğini gösterir. Büyük bir kemer ve kilit taşı ile birleştirilen her iki kubbenin çapı 13metre, yerden yüksekliği ise 25metredir. Ayrıca ibadet mekânın yanındaki simetrik odaların sancaklardan gelenlerin meselelerinin görüşüldüğü yerler olarak yapıldığı, doğudaki odanın Anadolu Beylerbeyliği’nden gelenler, batıda ki odanın ise Rumeli Beylerbeyliği’nden gelenler için kullanıldığı sonralarda ise bu odaların mahkeme salonu olarak kullanıldığı bilinir.
Duvarlardan kubbeye geçişi stalâktitli tromplar sağlanan Yeşil Camii’de mihrap tarafındaki mekânın, şadırvanlı mekândan üç basamak daha yüksekte olduğu görülür. Böylece Erken İslâm camilerindeki geleneğe uyularak şadırvanlı avlu içeriye alınır. Her iki bölümü aynı seviyeye getirmek ve ibadet mekânını büyütmek için toprakla doldurulan şadırvanlı avlunun Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa Valiliği sırasında şadırvan meydana çıkarılarak cami eski haline getirildiği bilinir.
Girişin iki yanındaki dar merdivenlerle üst kata çıkıldığında caminin şadırvan avlusu üzerinde, mermer balkonlu olarak içeriye hâkim bir biçimde yerleştirilen hünkâr mahfeli bulunur.
Osmanlı mimarisinde hünkâr mahfeli ilk defa Yeşil Camii de ortaya çıktığı ve duvarların 3 metre yüksekliğine kadar altı köşeli yeşil, açık ve koyu mavi arasında değişen çinilerle kaplandığı, çinilerin üzerlerinde ise onları yapan Mecnun Mehmet’in imzası bulunmaktadır.
MERMERLER MARMARA ADASI’NDA
Bursa’da yapılan ilk abideler arasında yer alan Yeşil Camii’nin yapımında Marmara Adasından getirilen mermerler kullanılırken, camiinin ön yüzü, pencereleri, kapısı, kitabeleri, kapı tavanı mermer işçiliğinin en güzel örnekleri arasında yer aldığı bilinir.
Çinileri
Cami, mimari özellikleri yanında çini süslemeleri ile de büyük bir öneme sahiptir. Özelikle iç mekânda eyvanlar, müezzin mahfilleri, hünkar mahfili, tabhaneler, şahnişinler ve mihrap çini süslemenin yoğun olarak kullanıldığı bölümlerdir. Bunlar arasında bütünüyle çini ile kaplanmış mihrap zengin süslemeleriyle dikkat çeker. [1]
Mihrap, eserin güney cephe ortasındadır. 1067 cm. yüksekliğinde ve 628 cm. genişliğindedir ve sır tekniğinde çinilerle kaplanmıştır. Erken Osmanlı döneminin ilk çini süslemeli mihrabıdır.[1] Ağırlıklı olarak bitkisel motif ve kompozisyonlara sahip çinilerle kaplanmıştır. Yeşil Camii’indeki çinileri yapan usta, “Mecnun Mehmet’tir”.[6]
Ahşap işçiliği
Yeşil Camii’nin giriş kapısı ve pencere kapakları, devrin ahşap işçiliğinin güzel örneklerindendir. Mihrabın batısında bulunan, tepesi altıgen külahla örtülü minber de özenli bir ahşap işçiliğinin ürünüdür.[6]
Hat eserleri
Mihrap eyvanının doğu ve batı pencereleri üzerinde duvara asılmış birbirinin eşi olan daire biçiminde iki yazı levhası bulunur. Levhalarda “Amme suresi” yazılıdır.[4] Biri yeşil, biri kırmızı olan bu yazılardan birinde Bursa’da 19. yüzyılda valilik yapmış Ahmet Vefik Paşa’nın adı geçer.
Minareleri
Caminin minarelerinin birisi kuzeybatı, diğeri güneybatı köşesindedir. Minareler yapının 1855 depreminin ardından, 19. yüzyıl sonlarına doğru yapılmıştır. Orijinal minarelerin camiye adını veren yeşil çinilerle kaplı olduğu düşünülür.
Külliye yapıları
Yeşil Camii’nin inşasından sonra batısına medrese, doğusuna imaret yapılmıştır. Medrese, “Sultaniye Medresesi” olarak anılırdı.[4] Medrese binası, günümüzde Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılır.
Caminin karşısında Bursa’nın en değerli anıtsal yapılarından biri olan Yeşil Türbe bulunur.
Bursa’daki “Sultan Han” ve “Fidan Han” adlı hanlar, Yeşil Camii’nin inşasından sonra Çelebi Mehmet’in isteği ile Hacı İvaz Paşa tarafından Yeşil Camii’ye gelir sağlamak için inşa edilmiştir.
Caminin yan mekânlarında nişler, alçı ocaklar ve dolaplar vardır. Buradaki pencere ve kapı üzerindeki çini yazılarda da Çelebi Sultan Mehmet’in, Osmanlı Devletinin geçirdiği tehlikeler ve bu konuda yapılması gereken el birliğine değinilmektedir.
Yeşil Cami mimarisi ile olduğu kadar çinileri ile de ün yapmıştır. Girişteki duvarlar altı köşeli lacivert çinilerle kaplanmıştır. Yan mekânların duvarları ise yerden iki metre yüksekliğe kadar altı köşeli koyu yeşil çinilerle bezelidir. Bu altı köşeli çinilerin arasında kalan üçgen yüzeyler firuze renkte küçük çini parçaları ile doldurulmuştur.
Türk mezar anıtlarının en güzel örneklerinden olan Çelebi Sultan Mehmet’in türbesi caminin önündedir.
Kaynakça:
www.bursa.gov.tr
Savaş Yıldırım, Bursa Yeşil Cami Mihrabı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Dergisi, Cilt 47, Sayı 1, 2007
Bursa Müftülüğü web sitesi, Yeşil Camii, Erişim tarihi
Klasik Türk Sanatları Vakfı Sitesi, XV. Yüzyıl Nakkaşı, Erişim tarihi:12.09.2011
Bursa Tarihi Çarşı ve Hanlar Birliği sitesi, Dr. Nazım İntepe Beyefendi’nin “Dibace” İsimli Eserinden Yeşil Camii, Erişim tarihi:12.09.2011
Bursa Tarihi, Erişim tarihi:12.09.2011
Bursa Belediyesi web sitesi, Yeşil Külliye, Erişim tarihi:12.09.2011
Turkuaz ihtişam: Yeşil Türbe
Bursa’nın sembolleri arasında yer alan Yeşil Camii’nin güneyinde bulunan Yeşil Türbe çok sayıda yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği mekânlar arasında yer alıyor.
Yıldırım Bayezıd’ın oğlu Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1421 yılında yaptırıldığı bilenen Yeşil Türbe’nin mimarı Hacı İvaz Paşa’dır.
Dışarıdan bakıldığında tek katlı görünen Yeşil Türbe’nin sandukaların bulunduğu salon ve bunun altında yer alan beşik tonozlu mezar odasıyla beraber iki katlı olduğu bilinir. Dış duvarları turkuaz çini ile kaplı sekiz köşeli Yeşil Türbe’de kubbeye geçiş, prizmatik üçgen dizisinden oluşan bir kuşakla sağlanır.
Kuzey yönündeki girişin sağ ve solunda yer alan mihrapları, ayakkabılıkları, kapı üzerindeki stalaktitleri, kitabesi, dilimli kubbesi, kabartma ve sır tekniği ile yapılan, çeşitli renk ve motiflerdeki çiniler ile bezenen Yeşil Türbe’nin içi, sandukalar, mihrab, duvarlar, cümle kapısı ile cephe kaplamalarının da çiniden yapılığı görünür.
Yeşil Türbe’nin inşasının bitmesinden 40 gün sonra vefat eden Çelebi Sultan Mehmet’in sandukasının dışında türbede oğulları Şehzade Mustafa, Mahmut ve Yusuf ile kızları Selçuk Hatun, Sitti Hatun, Ayşe Hatun ve dadısı Daya Hatun’a ait olmak üzere toplam 8 sandukanın bulunur.
Evliya Çelebi’nin gezi yazılarında medfun Çelebi Sultan Mehmet’in yaşamı üzerinden ele alınan türbe ile ilgili, mimarisi hakkında olarak özel bir bilgi verildiği ve yapının o dönemde yeşil imaret adı ile anılmakta olduğu görünür.
SON ONARIM TOBB’DAN
Çelebi Sultan Mehmet’in vefatından 253 yıl sonra 1647 yılında Hassa Mimarı Elhac Mustafa Bin Abidin tarafın ilk onarımı gerçekleştirilen Yeşil Türbe’nin son restorasyon çalışmasının ise 2005 yılında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yaptırıldığı, yaklaşık dört yıllık emeğin ardından hizmete açıldığı bilinir.
ÜÇ KÜTLESEL MİMARİ ÖRNEĞİ
En dar yüzü 7,64 metre, en geniş yüzü 10,98 metre olan sekizgen prizma bedene sahip olan Yeşil Türbe, tüm cephelerin açılımı olarak ele alındığında, kubbe, kasnak ve beden duvarları olarak üç kütlesel mimariden oluşur. Türbenin cephesinde dikkat çeken öğelerden bir diğeri olan mermer çerçevesi, cephelerin birleştiği köşeleri, su basmanı ve sivri kemerlerin etrafından dolaşarak saçaklığı çevreler. Mermer sövelerle çevreli pencerenin hemen üzerinde hafifletici kemer, Rumi motifli bordürlerle belirgin hale getirilirken, kemerle pencere lentosu arasında kalan alınlık bölümünde ayet ve hadisler yazılı bulunur.
SAYISI AZALAN ORJİNAL ÇİNİLER
Osmanlı mimarisi örnekleri arasında tüm duvarları çini ile kaplı tek türbe olan sekiz cepheli Yeşil Türbe’nin duvarları ile köşelerde oluşturulmuş mermer çerçeve ve kemerlerin arasında kalan kısımlar turkuaz renkli çinilerle kaplıdır. Geçirmiş olduğu onarımlarda, büyük ölçüde tahribata uğrayan çinilerin, yerine yeni çiniler kaplanan Yeşil Türbe’de çok az sayıda orijinal çiniler kapının solundaki yüzde bir araya toplanır. Türbenin cephesinin kaplı olduğu çini kaplamalar genelde bilinen çini kaplamalardan farklı yapıda olup, renkli sırlı tuğla olduğu ve orijinal sır tuğla yapılamadığı için plak çinilerle kaplandığı bilinir.
Kaynakça
Tayla, H., 2007. Geleneksel Türk Mimarisinde Yapı Sistem ve Elemanları, İstanbul
Yücel, E., 2004. Restoratör Mimarlardan Macit Rüştü Kural, Yapı Dergisi, 273, s. 81-84
Basri Öcalan, H., 2008. Evliya Çelebi Seyahatname’ye göre Ruhaniyetli Şehir Bursa, Yeşil Şehir Kitaplığı, Bursa İl Özel İdaresi, s. 80.
Kerametli C., 1974. Osmanlı Çini ve Seramikleri, Türkiyemiz Dergisi, 12, s.3-15.
Bursa Şehri Tanıtım Kitapçığı, 2006.T.C. Bursa Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü,
tr.wikipedia.org
http://www.bursa.com.tr/yesil-turbe-215.html