Dilek Üzümcüler
Bizler örgütlü savunucular ve kadın hakları aktivistleri olarak söylemlerimizde toplumun
dillendiremediği kelimeleri kullanarak farkındalık yaratmak düşüncesindeyiz. Şiddetin görünür
kısmının dışında, görünmeyen bir o kadar da vaka ile karşı karşıya kalıyoruz. Ben bu gün
taciz ve ensest konusunda bir şeyler yazıp sizlerin de dikkatlerini bu konuya çekmek istedim. Taciz, o kadar söylenmesi kolay olan bir konu değildir.
Kadının tacize uğradığını bir arkadaşına anlatması bile zordur.. Yaşadığımız toplumda kadınların ve çocukların her düzeyde şiddete, cinsel tacize, tecavüze ve enseste uğraması mümkün ama ifade etmesi o kadar sıradan değildir . Bu sıradan olmayan konuların beyanı sıra dışı tepkilerle karşılanmaya neden olur. Düşündüğünüz şey bedeninize ve kimliğinize yönelik saldırı olmaktan çıkar ve birdenbire bunu nasıl anlatacağınız , kime söyleyeceğiniz, insanların size inanıp inanmayacağı, hakkınızda ne
düşünecekleri oluverir. Bu konuyu neden bu kadar detaylı anlatabildiğim konusunda şaşırmış olabilirsiniz ama taciz konusunda şiddet hattımıza sayısız telefon almaktayız. Evet en zor anlatılacak cinsel şiddet türünden biri de ENSEST!!!
‘Ensest’ milyonlarca kişinin anlamını bilmediği yaşansa da göz ardı edildiği bir kelime. İçeriği ve anlamı hatta yaşanılanlar o kadar acı ki. Yapılan araştırma ve çalışmalara göre kız çocuklarının cinsel istismara uğrama oranlarının erkeklerden daha yüksek olduğu belirtilmektedir. Tabi bu durum ensestin ortaya çıktığı durumlar için geçerli. Ayrıca kız çocuklarında hamilelik yaşanması ve bekaret bozulması ensest kanıtı olmakla birlikte erkek çocuğunda durumun saptanması kız çocukları kadar kolay olmamaktadır.
Son günlerde okuduğum ve tüylerimi ürperten, okuma esnasında ara ara bırakarak devam edemediğim rapor var. Birleşmiş Milletler Nüfus fonu ve nüfus bilim derneğinin hazırlamış olduğu bir araştırma sonucu. ‘Türkiye’de ensest sorununu anlamak’ raporun adı.
Ensest sorununa istatistiksel oranlarla bakmanın yanı sıra ( ki açığa çıkmayan ve hayat boyu devam edenler söz konusu) direkt sosyal hizmet görevlileri, avukatlar, savcılar, psikolog ve psikiyatristlerin yaşadığı tecrübeler paylaşılmış durumda.
Ensest yaşanan evde ensest mağduru çocuktan başka yaşayan çocuklar varsa mutlaka aynı kişi tarafından ensest ilişkiye maruz kalıyor. Bu durumun yanı sıra ruh sağlığı uzmanlar ile yapılan görüşme sonucunda ensest saldırganların çoğunlukla pedofil olmadıkları, her zaman fiziksel şiddete başvuran kişiler olmadıkları, gündelik hayatlarını devam ettirmelerini engelleyen psikolojik problemleri olmadığı, alkolik yada devamlı işsiz olmadıkları ortaya konmuştur. Bu durumda gösteriyor ki ensest saldırganın belli bir kimliği yok!
Özellikle taciz, tecavüz vakalarında kanun mercii olup karar vericilerin bırakın birçok olayda kişilerin ailelerini dahi inandıramamaları, özellikle ‘ensest’ diye tanımladığımız aile içi cinsel suçlarda mağdurun sürekli olarak suçlandığı annenin dahi kızına inanmadığı birçok olay.
Kadın yada kız çocukları için bazı olumsuz kelimeler kullanılırken, cinsel taciz ve tacavüze maruz kalan erkek çocukları acaba neden suçlu? Bu soruların cevabı var hem de çok net; Suçlu olan mağdur değil fail UNUTMA…’Faile dön ve toplum olarak failinde hayatına bak fail olmasına sebep olan nedenler? Hele kanunlar ve uygulayıcılar işin çabası. Tacize uğrayana 2 yıl sonra ruh sağlığı raporu istenmesi. 26 kişi tecavüzüne uğrayan kız çocuğuna psikolojisi bozulmamış kendi isteğiyle yapmış denmesi gibi insanlık dışı kararların birçoğu ile gün gün karşılaşıyoruz.
Ensest ilişki tanımıyla birlikte TCK’ye girecek. Ceza ise 5-12 yıl arasında değişecek. Mağdurun, beden ve ruh sağlığı için adli tıptan rapor alması uygulamasına son verilecek. Çocuklarını zorla evlendiren ya da baskı yapan ebeveynler için de 1 ila 3 yıl ceza getirilecek…
Tabi ki yasalaştığında faile karşı önemli bir adım. Ancak ya UYGULAMADA? Karar verici makamlar hakim ve savcılar. Toplumsal yargılarıyla karar vermeye kalkan , ruh sağlığı bozuk mu değil mi diye inanılmaz rapor veren uzmanlar? Ne olacak…
Ülkemizde yasalar var olsa da uygulamada ve uygulama gerçekleştirilecek mercilerde farkındalık çalışmaları içselleştire-bilme büyük önem taşıyor. Ve toplumsal değişim şart. Taciz ve tecavüz vakalarında mağdur üzerinden değil fail üzerinden gidilmesi gereken zihniyet değişimi ve farkındalık şart ki bu konuda hem devlete ve sivil toplum kuruluşlarına,meslek odalarına büyük işler düşüyor.
Çünkü biz ancak aynayı mağdura değil faile çevirirsek sonuca ulaşır ve o aynaya bakıp yargılama yaparken kendimize de döndürebilirsek az da olsa ‘empati’ duygusundan eser taşırız..Kısacası Bu konuda çalışan ve sayısı çok az olan kadın örgütlerine çok iş düşüyor.Her şeye rağmen YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI diyorum.