Şeyh Edebalı’yı birçok farklı yönüyle anlamak

umut +Âzdemir

Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusu Şeyh Edebalı’yı birçok farklı yönüyle anlamak

 

Umut Özdemir(Arkeolog)

Osmanlı İmparatorluğu denilince elbette ki birçok önemli kavram, ve olaylar dizisi akla gelmektedir. Örneğin, 6 asrı aşkın hükümranlığı sürecinde; adalet, hoşgörü, huzur ve medeniyet gibi kavramlar hatırlanırken, aynı zamanda kutlu fetihler, çağ açıp çağ kapatma gibi dünya tarihine yön verecek olaylar da gerçekleşmiştir. Bu kavram ve olayların dışında, Osmanlı İmparatorluğu denilince belki de en önce hafızalarda yer edinen ve büyük bir önem taşıyan nokta, Şeyh Edebalı Hazretlerinin varlığı ve oradaki yeridir.

Öyle ki ”Osmanlı İmparatorluğu’nun Manevi Kurucusu” ünvanı ile şöhretşiar olmuş Şeyh Edebalı’yı, yine Osmanlı Devleti’nin filizlendiği mekan olan Bilecik’te, en azından bizler olan Bilecikliler, yeterli oranda tanımamız gerekir. Bu minvalde hazırlamış olduğumuz bu kısa yazı dizimizde, Şeyh Edebalı’yı, hayatını, mefkuresini, evliliğini, Osmangazi ile tanışmasını ve belki de en önemlisi olan öğütlerini anlatmaya ve daha iyi olarak anlamaya çalışacağız.

ŞEYH EDEBALI

Şeyh Edebalı 13.yüzyılın ilk çeyreğinde 1206 yılında Türkmenistan sınırları içerisinde yer alan eski dönemde Horasan Coğrafyası olarak bilinen Merv şehrinde dünya’ya gelmiştir. Şeyh Edebalı’nın asıl ismi Şeyh İmaddündin Mustafa’dır. Imadündin Mustafa dinin direği anlamı taşımaktadır. Edebalı, aslında verilmiş olan bir lakaptır. Edebalı ismi Türkçe bir kelime olan Ede ile Arapça bir kelime olan Balı’nın birleşmesinden meydana gelmiştir. Ede kelimesi; Ata, Dede yerine de kullanılmaktadır. Balı ise; Eski, Yaşlı, İlim sahibi kişi anlamına gelmektedir. Ayrıca halkın övündüğü bir kimse olduğu için Derviş ve Fahru’l Ehali ünvanları Şeyh Edebalı için kullanıldığı düşünülmektedir.

ANADOLU’YA GELİŞ SÜRECİ VE TAHSİL HAYATI

Şeyh Edebalı’nın çocukluk yılları, doğduğu topraklar olan Merv şehrinde geçiyor. Evliya Çelebi’nin anlattığına göre Hoca Ahmet Yesevi’nin 700 kişiden oluşan Türkmen kafilesini Diyar-ı Rum’a gönderir. Türkmen kafileleri içerisinde Sarı Saltuk, Baba İlyas, Hacı Bektaşı Veli, Geyikli Baba gibi önemli alimler, hocalar, dervişler de yer almaktadır. Daha sonra gönderilecek olan Türkmen kafilesi arasında Şeyh Edebalı Hazretlerinin de olduğu bazı kaynaklarda söylenegelmektedir. Şeyh Edebalı, Anadolu’da geldiği ilk yer Adana şehrinin güneyi olmuştur. Bir süre burada yaşadıktan sonra buradan ilk tahsil hayatına başladığı eski dönemde Larende şehri olarak bilinen Karaman’a yerleşmiştir. Dönemin önemli Müderrislerinden eğitim aldıktan sonra, 13. Yüzyılın en büyük ilim, eğitim merkezi olan Suriye’nin başkenti Şam’da (Dımaşk) yüksek tahsil hayatına devam etmiştir. Burada (1117-1173) Şam kalesinde Türk hükümdar Nureddin Zengi‘nin inşa ettirdiği Küçük Nuriye Medresesi’nde dönemin büyük hocalarından, alimlerinden tefsir, hadis, fıkıh üzerine ilimleri öğrenmiş, özellikle fıkıh ilminde geniş bir bilgiye sahip olmuştur. Tahsil sürecinde ahlak ve takvasını da geliştirerek zamanın en seçkin ve en faziletlisi olmuştur.

EVLİLİĞİ

Şeyh Edebalı’nın varlığı, Osmanlı Devleti’ndeki önemi kadar evliliği de büyük önem arz etmektedir. Bundan dolayıdır ki bu evliliğin birçok güzel meyvesi olmuştur. Tarihçi Neşri’nin kaynaklarına göre Şeyh Edebalı, biri gençliğinde bir yaşlılığında olmak üzere iki evlilik gerçekleştirmiştir. Hanımlarının isimleri konusunda tarih kitaplarında kesin bilgiler mevcut değildir. Ancak rivayetlerde Şeyh Edebalı’nın ilk hanımının ismi Ildız Hatun olarak geçmektedir. İkinci evliliği ise İznik Sultan Orhan Medresesi Müderrisi Molla Taceddin Keredi’nin kızı ile gerçekleşmiştir.

Şeyh Edebalı’nın hayatı boyunca Üç kız, üç tanesi de erkek olmak üzere altı çocuğu olmuştur. Kızlarının isimleri Rabia Bala Hatun (Malhun Hatun), Esfehan Şah ve kayıtlarda Dursun Fakih’e eş olarak verdiği kızı ve üç erkek oğlu vardır; (Şeyh Mehmed, Şeyh Mahmud, Şemsettin Ahmed.)

Mevlidi Şerif’in yazarı Süleyman Çelebi, Mahmut Paşa yönüyle ikinci kuşaktan Şeyh Edebalı’nın torunu olarak da bilinmektedir.

ULUDERE KÖYÜ’NE YERLEŞMESİ

Şeyh Edebalı, yüksek tahsilini tamamladıktan ve hac farizasını yerine getirdikten sonra Selçuklu Sultanı 1. Alaadin Keykubat tarafından yaptırılmış olan Zaviye’ye uç bölgesi, serhat şehri olan Eskişehir’e bağlı Uludere (itburnu-kelpburnu) köyüne yerleşmiştir. Kızı Rabia Bala Hatun’la beraber ilk zamanlarını burada geçirmiş ve halkı burada irşad etmeye başlamıştır. Ayrıca Uludere köyündeki zaviyesi kızı Bala Hatun’unun Osmangazi’ye gelin olarak gittiği ev olarak bilinir. Uludere köyü Osmangazi’nin Şeyh Edebalı’nın dergahında Osmanlı Devleti’nin müjdesinin verildiği kutlu çınar rüyasının da görüldüğü yerdir.

MENSUBU BULUNDUĞU TARİKAT

Şeyh Edebalı’nın mensubu bulunduğu tarikat, Vefaiyye tarikatıdır. Vefaiyye tarikatı Bağdat’ta, Ebu’l Vefa el Bağdadi tarafından kurulmuştur. Ehli Beyt sevgisine dayanan Anadolu’da Babaillik olarak bilinen tarikat Vefailikten oluşan tarikattır. Daha çok Osmanlı’nın kuruluş dönemlerinde etkili olmuş bir halk tarikatıdır. Fatih Sultan Mehmed döneminde savaşlara giderken tarikat bayrağı sancak-ı şerifle beraber savaşa götürülürmüş.

ŞEYH EDEBALI’NIN DAMADI OSMANGAZİ İLE TANIŞMASI

Şeyh Edebalı’nın, Osmangazi ile tanışması, gerek Osmangazi için gerek kurulacak Osmanlı Devleti için büyük önem taşımaktadır. Öyle ki yazımızın başında da belirttiğimiz gibi, Şeyh Edebalı’nın, ”Osmanlı Devleti’nin Manevi Kuruculuğu” ünvanın almasını sağlayan nokta, onun; Osmangazi ile tanışması ve O’na sosyal ve siyasi hayatta verdiği öğütler olacaktır.Gelin, yazımızın bu son bölümünde; sözü edilen bu önemli buluşmaya kısa bir göz atalım.

Şeyh Edebalı, Şam’da en yüksek düzeyde bütün ilimleri, tahsilini tamamladıktan sonra Osmangazi’nin iltifatına mazhar olmuştur. Osmangazi, Şeyh Edebalı’nın hayır duasını almak için zaviyesine gider ve dini sohbetlerine katılırdı. Şeyh Edebalı’nın fıkıh (İslam Hukuku) ilmindeki geniş bilgisi, hukukçu yönünü de beraberinde geliştirmiştir. Bu nedenle Şeyh Edebalı aynı zamanda, Osmangazi’nin adli ve şerri konularda danıştığı, istişarelerde bulunduğu önemli bir şahsiyettir. Osmangazi Karacahisar’ı fethinden sonra Bilecik kalesini fethetmiştir.Osmangazi Bilecik’i feth ettiği sırada Şeyh Edebalı 93 yaşında idi. Bilecik kalesinin fethi ile Şeyh Edebalı’nın Bilecik’e geliş süreci başlıyor. Osmangazi Bilecik kalesi içine yaptırdığı zaviyeye kayınpederi ve hocası Şeyh Edebalı’yı yerleştirmiştir. Şeyh Edebalı Osmanlı devletinin manevi olarak yürüten ilk kadısı ve müftüsüdür. Resmiyette bu görevi öğrencisi ve damadı olan Dursun Fakih Hazretleri yürütmüştür. Osmanlının kuruluş yıllarında devlet işlerinin düzenlenmesinde ve kanun ve nizamlarının hazırlanmasında, uygulanmasında görüşlerine başvurulan önemli bir alim, hukukçu ve mutasavvıftır. Şeyh Edebalı 1326 da Bilecik’teki zaviyesinde 120 yaşında vefat etmiştir. Vefat ettiği 1326 yılına kadar Bilecik’te yaşamını sürdürmüştür. Kabri, Şeyh Edebalı’nın damadı Osmangazi’ye vasiyeti üzerine mescit alanı olarak kullanılan bölüme defnedilmiştir. Osmangazi’nin vefatından sonra torunu 2. Padişah Sultan Orhan tarafından türbe görünümü almıştır.

Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yer olan Bilecik ve tarihi ile bu tarih sahnesinde önemli yer tutan şahsiyetleri, anlayıp onları gelecek kuşaklara aktarma noktasında biz araştırmacılara, kaynakça noktasında büyük imkânlar veren Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi ve Bilgi Merkezi’nin hazırlanmasında, emeği geçen başta Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Azmi Özcan, değerli öğretim üyelerimiz ve bütün üniversite çalışanlarına teşekkürlerimi sunuyorum.

Bilecik Belediyesi Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürlüğü Arkeolog / Umut ÖZDEMİR

Kaynakça:

1- Katip Çelebi, Keşfüz-zunun. 1943. Maarif Matbaası. İstanbul.

2 – Derviş Ahmed-i Aşıki, Aşıkpaşazade Tevarih-i Ali Osman, 1913, İstanbul.

3 – A. Nihal Atsız, Aşıkpaoğlu, 1985. Kültür Tarih Bakanlığı yayınları.

4 – Joseph von Hammer-Purgstall. Devlet-i Osmaniye Tarihi. Çev: Mehmet Ata. 1917. İstanbul.

5 – Aksiyon Dergisi. Haşim Söylemez, 2003.

6 – İbn-i Kemal. Tevarih-i Ali Osman. Türk Tarih Kurumu yayınları. 1991.

 

Tarih-Kültür 6.404 Okuma